İslam’da Kadın Hakkı

İslam, kadın haklarına büyük bir önem veren bir din olarak kabul edilir. İslam'ın temel öğretileri ve Kuran'ın prensipleri, kadınların insan haklarına saygı gösterilmesi ve adil muamele görmesi gerektiğini vurgular

İslam’da Kadın Hakkı
İslam, kadın haklarına büyük bir önem veren bir din olarak kabul edilir

Selamun aleykum dostlar, bu haftaki konumuz “İslam’da Kadın Hakları”.

  1. Eşitlik: İslam, kadınlarla erkekler arasında temelde eşitlik ilkesini savunur. Kuran'da, "Erkek olsun, kadın olsun, her birinizin kazandıklarından sorumludur." (Nisa Suresi, 4:32) ifadesi bu eşitlik ilkesini yansıtır.

  2. Miras Hakkı: İslam hukukunda kadınlar, erkeklerle eşit miras hakkına sahiptirler. Kuran, miras konusunda belirli hükümler getirir ve mirasın adil bir şekilde paylaşılmasını öngörür.

  3. Eğitim Hakkı: İslam, kadınların eğitim hakkını savunur. Kuran'da öğrenmenin ve bilginin önemi vurgulanır. Peygamber Muhammed'in (s.a.v) hadislerinde de kadınların bilgi edinmeleri ve öğrenmeleri teşvik edilmiştir.

  4. İş ve İbadet Hakkı: İslam, kadınların çalışma haklarını tanır. Aynı zamanda, kadınlar da erkeklerle birlikte cemaat namazlarını kılabilecekleri gibi, ibadet hakkına sahiptirler.

  5. Evlilik Hakları: İslam, kadınların evlilik sürecinde rızalarının alınması ve eşleriyle saygılı bir ilişki içinde olma haklarına büyük önem verir.

  6. Sosyal Adalet: İslam, kadınların toplum içinde adil bir şekilde muamele görmelerini ve sosyal adaletin sağlanmasını ister. Zekât ve sadaka gibi yardımların adil bir şekilde dağıtılması öğretiler arasındadır.

Ancak, İslam'ın kadın haklarına dair öğretilerinin uygulanması tarih boyunca ve günümüzde toplumdan topluma değişebilir. Bazı toplumlarda İslam'ın bu prensipleri tam olarak uygulanmamış olabilir ve kültürel veya yerel geleneklerle çatışabilir. İslam'ın temel prensipleri ile kültürel uygulamalar arasındaki denge, zaman içinde ve toplumlar arasında farklılık gösterebilir.

Muslumanlar Sohbet  Kanalımızda sıkça tartışılan konu olması hasebiyle bu konuya yer vermek istedim. Umarım dinimizin kadına ne çok değer verdiğini bir kez daha  idrak etmiş oluruz.

Kadınlar, layık oldukları  değeri İslam dini ile kazanmışlardır. Tarih boyunca aradıkları huzur ve saadete ulaşmışlardır.

İslam hukuku, kadın ve erkek ilişkilerinde ifrat ve tefrit uygulamaları kaldırmış, iki cins arasında tam bir denge ve ahenk kurmuştur.

İslam’a göre “Allah’ın kulu olmaları bakımından kadınla erkek tamamen birbirine eşittir.

Hz. Peygamberin ifadesiyle:

“Kadın-erkek bütün insanlar, bir tarağın dişleri gibi birbirlerine eşittirler.”

Kadın ve erkek bir bütünün iki parçasıdır. Birbirlerini tamamlarlar.

Şu ayet bunu çok güzel ifade etmektedir:

“Kadınlar sizin elbiseniz, örtünüz; siz de onların elbisesi, örtüşüsünüz.”

Bu ayeti iki şekilde anlamak mümkündür: İki açıdan sizler birbirinizin elbisesi mesabesindesiniz, bir taraftan elbise gibi yekdiğerine sarmalaşırsınız, diğer cihetten de elbisenin ayıpları örtmesi, soğuk ve sıcaktan koruması gibi herbiriniz diğerinin ayıplarını örter, eksikleri tamamlar, biri birisiz olamazsınız.

O halde erkek mi üstün kadın mı üstün tartışması bile İslam’a göre yersizdir.

Yine Kuran’ın açıklamasına göre, erkeğin kadında bulunmayan birtakım yaratılıştan meziyet ve üstünlükleri bulunduğu gibi, aynı zamanda kadının da erkekte bulunmayan yaratılıştan bazı meziyet ve üstünlükleri mevcuttur. Bu sebeple her ikisi de ayrı ayrı yönlerden birbirine muhtaçtırlar ve bu şekilde erkekle kadın yaratılış itibariyle birbirinden farklı ve karşılıklı üstünlüklere sahiptirler. Aynı noktalarda mukayeseye kalkışmak yanlış sonuçlara götürür.

Yapılacak iş Kuran’dan alınan şu düsturu dinlemektir:

“Özellikle erkeklerle kadınlar arasında yekdiğerinizin makamına göz dikerek kıskançlık ve kötü arzular beslemeyiniz, rekabet edip üstünlük taslamayınız. Allah’ın bazısına diğerinden fazla olarak bahşettiği üstünlükleri temenniye de kalkışmayınız. Erkekler çalışma ve emeklerinin karşılığını alacaklar, kadınlar da çalışma ve emeklerinin karşılığını göreceklerdir.”

Bu kısa girişten sonra İslâm’ın kadın lehine ortadan kaldırdığı bazı âdetleri ve kadına tanıdığı hakları inceleyelim:

İSLAM’IN KADIN LEHİNE ORTADAN KALDIRDIĞI BAZI ADETLER

 Yahudi ve Hristiyanların inancı olan kadının lanetli olduğu görüşünü İslamiyet reddetmiştir.

 Cahiliye adetlerinden biri olan kız çocuklarının diri diri gömülmesini şiddetle yasaklamıştır.

 Hz. Peygamber, “Hiçbir şeyde uğursuzluk yoktur” buyurarak, kadını uğursuz sayma inancını kaldırmıştır.

 Hz. Peygamber, erkeklere, kadınlara karşı büyük bir şefkat, sevgi ve ihtimam göstermelerini emretmiştir. Hatta kadınlar ile ilgili Kuran’da iki sure başlıbaşına mevcuttur.

 Peygamber Efendimiz, günümüzde de mevcut olan kız çocuklara karşı duyulan nefret hissini yermiş ve “Hediyede çocuklarınızın arasını eşit tutun; eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım” buyurarak, kız çocuklarını övmüştür.

– Kimin daha fazla hürmete layık olduğunu soran bir sahabiye de üç defa “Annen” cevabını verdikten sonra dördüncüde “baban” demiştir.

KADINA TANINAN HAKLAR

Şunu hemen belirtelim ki, hak ile görev ayrılmaz iki kardeştirler. Hak varsa görev de bulunacaktır. Kadına başından beri hak ve hürriyetler veren ve onun aşağı görülmesini şiddetle kınayan İslam Hukuku, kadına bazı haklar tanıdığı gibi bazı görevler de yüklemiştir. Biz bunlardan önce, bu meselenin özünü teşkil eden ve Hz. Peygamberin 130.000 kişi huzurunda Veda Haccı’nda irad ettiği hutbesinde yer alan kadınlarla ilgili şu temel kaideyi hatırlatalım:

“Ey insanlar ve ey ashabım, size kadınlar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Onlar sizin hayat ortağınızdır. Allah’ın size bir emaneti olan kadınlarla aile yuvası kuruyorsunuz. Onların sizin üzerinizde hakları ve sizin de onlar üzerinde haklarınız mevcuttur. Bunlarla iyi geçinmek en önemli borcunuzdur.”

Yine bir hadisinde de:

“Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah’tan korkunuz. Onların hak ve hürriyetlerine tecavüz etmekten sakınınız. Zira siz onları, Allah’ın emaneti olarak aldınız.”

Şimdi bu genellemeden sonra İslam Hukukunda kadına tanınan hakları kısaca gözden geçirelim:

Nafaka Hakkı: Koca, karısının ve karısından doğmuş çocukların nafakasını temin etmekle mükelleftir. Yani kadın kocasından nafakasını talep edebilir. İslam Hukukunda koca, karısının yiyecek, giyecek, mesken ve hizmetçi masraflarını temin etmek zorundadır.

Kadın Evin Masraflarına Katılmaya Zorlanamaz: Kadın ve çocukların infak ve iaşesi kocaya aittir. Serveti ne olursa olsun kadın evin masraflarına katılmak zorunda değildir.

Kadının Fiil Ehliyeti: İslam Hukukunda kadın tam fiil ehliyetine sahiptir. Kendi şahsî malları üzerinde mutlak tasarruf hakkı mevcuttur. Her çeşit medenî hakları iltizam ve iktisap edebilir.

Ayrıca çocuğun erkek ise yedi yaşına kadar, kız ise evleninceye kadar terbiye velayeti de kadına verilmiştir.

Kadının Kocasından İsteyebileceği Diğer Hakları: Kadın kocasından mehir isteyebilir. Ayrıca kocası kadınla iyi geçinmek mecburiyetindedir. Ayrıca kadın istediği zaman, kocasına haber vererek ailesini ziyaret edebilir. Kocanın kadınıyla güzel vakit geçirmesi, neşelenmesi, meşru eğlencelerine müsaade etmesi gerekir. Koca haksız ve sebepsiz yere kadına sert davranamaz. Koca, karısının gerek cinsî hayata gerekse başka meselelere dair sırlarını ifşa edemez.

Miras Hakkı: İslam’ın doğuş devrindeki bütün Hukuk sistemlerinin (Roma Hukuku müstesna) ve örf-teamül hukukunun tersine İslam Hukuku kadına miras hakkı tanımıştır. Bu, sadece erkek ve kız kardeşler arasındaki ikili birli paylaşma dışında, eşitlik esasına dayandırılmıştır. İkili birli kuralının ise mantıkî ve ilmî gerekçeleri, hem Kuran hem de hadislerde açıklanmış bulunmaktadır. Kadının mirasta erkeğe nisbeten az pay alması mutlak değildir.

Kadının Eğitim ve Öğretim Hakkı: İslam toplumunda eğitim ve öğretimin çok önemli bir yeri vardır. Kadın en mükemmel terbiyecidir. Çocukları asıl yetiştiren ve terbiye eden kadındır. Terbiyecinin eğitim ve öğretimden mahrum kalması elbette düşünülemez. Hz. Peygamber, kadınların okuma ve yazma öğrenmelerini daima teşvik ve emretmiştir. İslam tarihinde nice kadın hadisçilerin, edebiyatçıların ve en önemlisi de büyük kadın hukukçuların yetiştiğini hatırlatırız.

Çalışma Hakkı: Kadın kanuni bir işi veya ticareti herhangi bir sınırlama olmadan yapabilir. Belediye hizmetlerinde çalışabilir. Çiftçilik yapabilir. Kendine uygun, meşru olan ve ahlaka zıt olmayan her çeşit mesleği yapabilir.

Bütün bunlardan sonra şunu belirtelim ki, kadın bu haklara sahip olmasına rağmen, evin reisi İslam Hukukuna göre de yine kocadır. Zaten bugünkü klasik hukuk sistemlerinde de benimsenen ilke budur. Bunun böyle kabul edilmesi, bazı hukukçuların iddia ettiği gibi kadın ile erkek arasında fark olduğunun kabulü demek değildir. Kocanın ailenin reisi olduğunu ifade eden Kuran ayetinin ifadesi de bu iddiayı reddetmektedir.

Zira Kuran şunu kasteder:

“Erkekler kadınlar üzerinde kayyımdırlar; onların işlerini yürütürler, gözetirler. Zira Allah onların bazısını bazısına üstün kılmıştır. Yani kadın da bazı cihetlerden erkekten üstündür. Erkek de bazı cihetlerden kadından üstündür. İkisi de ayrı ayrı kabiliyettedirler. Ayrıca erkekler mallarından mehir ve nafaka borcunu da ödemekle mükelleftirler.”

Kaynaklar:

  1. Kur’an, el-Hucurât, 13; En-Nisa, 1.
  2. Bilmen, Ömer, Nasuhi, Hukuk-u İslâmiye ve Istılahat-ı Fıkhiye Kamusu, c.2, sh. 73-74.
  3. Kur’an, El-Bakara, 187.
  4. Elmalılı, a.g.e., c. 1, sh. 670.
  5. Kur’ân, En Nisa, 34; Elmalılı, a.g.e., c.2, sh. 1348-1349
  6. Kur’an, Et-Tekvir, 8-9; Gürkan a.g.e., sh. 116
  7. Kur’an, Et-Tekvir, 8-9; Gürkan, a.g.e., sh. 116
  8. Miras, a.g.e., c. IV, sh. 131; Dikmen a.g.e., 4445.
  9. Kur an, En-Nisâ, Meryem.
  10. Münavi, Muhammed Abdurrauf. Feyzu’l-Kadir, Mısır. 1938, c.6 sh. 84.
  11. Dikmen, a.g.e., sh. 51.
  12. Akseki, Ahmet Hamdi, Yeni Hutbelerim, Ankara, sh. 781-782.
  13. Aclûni, Keşfe’l-Hafa, Beyrut. 1351, c.l, sh.36
  14. Cin, Halil, İslâm ve Osmanlı Hukukunda Evlenme. Ankara, 1974, sh. 196 vd.
  15. Cin, a.g.e., sh. 195
  16. Dikmen, a.g.e., 142.
  17. Elmalılı, a.g.e., c. 2. sh. 1293-1295, 1299- 1309; Dikmen a.g.e., sh. 192 vd.
  18. İslâm Hukukunda Kadının Miras Hakkı, Zafer Dergisi, sayı 192.
  19. Mehmed Zihni Efendi, Meşâhir un-Nisâ, Beyrut. I-VI cilt; Dikmen a.g.e., sh. 227-232.
  20. Dikmen, a.g.e., sh. 233, vd.; Shaiki, N. M. İslâm Toplumunda Kadın, Ter. Ali Zengin, İstanbul, 1983, sh. 48 vd.

Radyomuzu dinlemek için , Muslumanlar FM

Kanalımızı ziyaret etmek için, Muslumanlar Sohbet ‘e tıklayınız.

Selam ve dua ile