iman selameti

Allah iman selameti versin ne demek Son nefeste iman selâmeti iman selameti iman selameti makalemize hoşgeldiniz. Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsan doğduğu zaman bir beyaz beze sararlar, buna kundak bezi derler, bunda cep yoktur

iman selameti
iman selameti

iman selameti

iman selameti makalemize hoşgeldiniz.

SON NEFESTE İMANI ANCAK İHLAS İLE AMEL ETMEK KURTARIR

Beyazıt-ı BESTAMİ ks. Hz. Kabe-i şerifin orada bir gencin Kabe-i şerifin duvarına dayanmış hıçkırıklarla ağladığını görüyor. Gencin yanına giderek niçin ağladığını sual ediyor.
Genç evvela kimseye derdini söylemek istemiyor. Fakat Beyazıt-ı Bestami Hz.’nin simasına bakıp nur yüzünü görünce onun mübarek bir insan olduğunu anlayıp derdini anlatmaya başlıyor. “biz üç kardeştik.

ALLAH İMAN SELAMETİ VERSİN..
Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul'u fethattiği zaman,hocası Akşemseddin Hz.'ne,Cuma namazını Ayasofya'da kılmak istediğini ve hocasının kendisine imam olmasını istediğini söyler.Ayasofya'yı cami yapmak için seferber olunur.Cuma günününe cami yetiştirilir,cemaat namaza başladığı sırada Fatih Sultan Mehmed Han abdest ihtiyacı duyar.Sultan ne yapacağını şaşırır abdestsiz namaz kılınmaz.Abdest almaya çıksa izdiham olacak..Ya Rabbi ben ne yapayım şimdi derken,yanındaki şeyh efendi vaziyeti anlar.cübbesini açar,buradan abdest al der.Sultan bakar ki çeşme var,su var.Acele olarak abdestini alır ve imama yetişir.
Ertesi gün Sultan,Hocası Akşemseddin hz.'ni ziyarette gider.Ayrılırken "Hocam dua buyurun" der.O da "Allah iman selameti versin" der.
Daha uzun dua bekleyen Sultan şaşırıp kalır.Hocası sorar;
-Ne oldu beğenmedin mi?
-Bu kadar mı Efendim?
-Evladım yetmez mi?En kıymetli dua budur.Dün sana cübbesini açıp abdest aldıran Şeyh,bir saat önce öldü ama imansız gitti.Çünkü bu kerametinden dolayı ona kibir geldi..

“İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? Yığınla mal harcadım" diyor. Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor? Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? Fakat o, sarp yokuşu göze alamadı. Sarp yokuşun ne olduğunu sen ne bileceksin? O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir. Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır. Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar Ahiret mutluluğuna erenlerdir.” (Beled Sûresi. 90/5-18)

Köle azat etmek, sarp yokuşa tırmanmak gibidir.

Hz. Mevlânâ’nın ifadesiyle “kalbimize saplanan dikenlerden” hepimiz yorgunuz.